İş basit aslında; gerekli evrakları hazırla, ortalamada 0,5 ila 0,7 kuruş arası fazla hesap yap, minimum 300, maksimum 500km arası yolda konaklayacağın yerleri çıkart ve düş yola.

Kısacası iki tekerleği tutsun, birde üzerine otur diye yapılan bükülmüş ve kaynatılmış bir demir boru; iki lastik, gayet basit fizik kurallarıyla çalışan bir motor; yol şartlarına uygun3-5 giyecek; tenhada seni sik*esinler diye haberleşme aracı, ortalama bir bütçe; hepi topu bu!

Motosiklet kullanarak seyahat etmekten bahsediyorum! Alp Dağları’na bir sürüş planlıyorum ve uzun zamandır da hummalı bir araştırma içerisindeyim. Bu yazının da çıkış kaynağı tam olarak burası. Yani birazı burası, birazı da götümden uydurduğum gerçekler. O yüzden baştan uyarıyorum “yok o öyle değil” diyorsanız, buyrun sizin götünüzü görelim.

Yazının en başında da bahsettiğim gibi; hepi topu benzini bir haznenin içinde yakma olayına dayalı bir sistem; -ki ateş icad olalı 800bin yıl oluyor; bir de o yanmadan ortaya çıkan enerjiyi hareket enerjisine çevirecek dişli ve tekerlek sistemi. Bu sistem de MÖ 3500 yılına kadar dayanır!

Şimdi söyleyin, ne kadar zor olabilir?!

Zorluğu şurada;

Sürekli korkutularak büyütülen bir nesil olarak motora çok geç başladık. Birinci zorluk burada, korkuyoruz!

İkinci zorluk ise, motora geç başlamış olmanın verdiği “buldumcuk” tavırlı insanlar! Motoruyla bir kaç bin km sınırını geçen adam, uzaya çıkmış edasıyla işin “zorluğu”nu size anlatmaya başlıyor! İşte bana kalırsa asıl sorun da burada başlıyor.

Seyahat etmek her durumda özel bir durumdur. Bir anlamda ruhsal bir süreçtir. İster otobüsle ister uçakla ister motosiklet ile… Farketmez.

Çok okuyanın değil, çok gezenin bilmesinden başlayarak gelişen sürecin, insan egosundaki etkisinin olumlu olması beklenir doğal olarak. Ancak bizim motorculara bakıyorum, tam tersi bir tavır gözlemliyorum artık. İçten içe bir sidik yarışı, daha büyük motor sevdası, yanındaki arkadaşının motorunu küçümseme ve hor görme davranışları. İnsan acıyarak bakıyor bu insanlara…

Oysa küçüklüğünden beri kamp hayatı içerisinde büyümüş adamlara bakın, motora erken yaşlarda başlamış insanlara… İşin sadece keyfini ve güzelliğini anlatır size. Ego’dan eser yoktur bu adamlarda, alçak gönüllüdürler.

Pedallayarak dünyayı dolanan insanlar varken, adımlayarak gezegeni keşfeden insanlar varken, bizim motora atlayıp yola çıkmamız olsa olsa daha havalı ve keyifli olur. Çok da farklı ve abartılacak bir yanı yok yani işin! Altımızda güçlü motorlar, önümüzde navigasyonlar, cebimizde yol yardımları yola çıkmayı çok da abartmamak lazım.

Lafın uzun kısası, motosiklet seyahatlerinin tek zorluğu; önce karar verme süreci sonrası ise çevrenizde, daha motosiklet özgürlüğünün anlamını bilmeyen ukala adamların bol olmasıdır!

Çıkın yola ve çevirin gazı!

Yazar Hakkında

İlgili Yazılar

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.